7 Mart: Nur Bilimer Arıklı’nın hikayesi ‘Beddua’ ve Barış için Müzik topluluğu

Bunlardan bahsetmeden önce, her zamanki gibi katılımımızın gayet güzel olduğunu belirteyim. Saymadım, ama otuz - kırk kişi vardı herhalde. Filmlerdeki şölenler gibi upuzun bir masayı doldurmuştuk.








Gelelim Beddua’ya: Nur Hanım İstanbul’la ilgili iki son derece ilginç şeyi hikayesinde bir araya getirmiş: Vikingler ve Yuşa Tepesi. Vikingler’in İstanbul’la yoğun ticari ilişkileri (ve ayrıca yağmacılıkları) vardı.

Bunun en ilginç izi, Ayasofya’daki Viking grafitisidir.



Yuşa Tepesi ise

türbesiyle meşhur. Anadolu Kavağı’nda.

Çamlıca’yı saymazsak Boğaz’ın en yüksek tepesi.

Nur Hanım, işin içine Vikingleri katarak Yuşa Tepesinde yatanın kim olduğuna dair fantezi bir tez ortaya atıyor. Bence son derece ilginç. Nur Hanım bize hikayesini okudu ve hep birlikte biraz tartıştık. Bunu aynı hikaye veya başka bir hikaye için, ama bu sefer daha bol vakit ayırarak, tekrar yapmamızı dilerim. Çünkü bugünkü tecrübemize bakarak, çok verimli ve eğlenceli bir etkinlik olacağına inanıyorum.





Barış İçin Müzik grubunun genç üyeleri, hocaları Mirela ile birlikte bizimleydiler. Grup üyesi iki çocuk kardeşimiz akordeonla ‘uzun ince bir yoldayım’’ı çaldılar (hem de şahane çaldılar) ve Feride adlı duymayan bir kardeşimiz onlar çalarken işaret diliyle şarkının sözlerini aktardı. Sözlerini bildiğimiz bir şarkıyı bir kişinin böyle işaret diliyle aktarması bence çok ilginç; işaret dilini çözmeye çalışıyorsunuz ve müzik eşliğinde çok güzel oluyor. Bence bunu muhakkak tekrarlamalıyız. Sonra Aytekin kardeşimiz (ortaokul öğrencisi) çok hoş bir parçayı akordeonla muhteşem çaldı. Bilgi: Edirnekapı’da Ulubatlı Hasan ve Muallim Naci İlköğretim Okullarında atölyeleri var ve ‘herkesi bekleriz’ diyorlar. Önümüzdeki günlerde Harbiye’de Dame De Sion’da konserleri olacak. Ben muhakkak gideceğim.


Ne yazık ki Barış için Müzik’in konseri de, zaman azlığından, çok kısa sürdü. 12.30’da ayrılmaları gerekiyordu.

Zaten, belediye tesisleri de, o gün bir düğün ağırlayacakları için, 13.00’de ayrılmamızı rica etmişlerdi. Yani, bugün, biraz, zaman kısıtlamalarının kurbanı olduk ama her şey çok güzeldi ve bugün yaptıklarımızı ileride muhakkak bol zamanlı olarak tekrarlamamızı ben çok isterim.


O arada Feride ile Zekiye’nin yaş günlerini de kutladık. Oldukça iri ve çok lezzetli, çikolatalı bir pastamız vardı.

Nilgül Hanım, katıldığı etkinliklerden birinin ürünleri olan zarif kadın aksesuarlarını herkese hediye etti.


Bu arada yeni turlar için de biraz aramızda konuştuk. Şimdilik kararlaştırdığımız: “Ekstra” tur olarak (yani her ayın ilk Pazarı yaptığımız rutin Surdibi toplantıları etkinliklerinin dışında), 28 Mart’ta Ayasofya, Sultahmet gezisi yapacağız. Ayrıntıları sonra bildiririz.


Toplantıdan sonra ben, John, Sevgi, Zekiye, Bilal, Kerry ve Megane Sakatlar Derneği’ne gittik (daha doğrusu, gitmedik; hava güzel olunca, kapısında karar değiştirip, derneğin kafesi diyebileceğimiz bir yere gittik. Bir parkın yakınında ve bir halı sahanın hemen yanında. Açık havada da oturulabiliyor, içerisi de çok güzel. Çoluk çocuk, çok neşeli. Kafeyi işletenler sempatik, kahveleri, çayları güzel. Çok güzeldi yani.


Sağlıcakla kalınız.

Sevgiler

Egemen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder